Mühür bozma suçu, dinamik bir suç türüdür ve işlenmesi belirli şartlara bağlıdır. Yasal düzenlemelere göre, bir şeyin saklanmasını veya korunmasını sağlamak amacıyla mühür konulur ve bu mührün kaldırılması veya amacına aykırı davranılması suç teşkil eder. Ancak, mühür bozma suçuyla ilgili bazı istisnai durumlar mevcuttur. İlk olarak, mühür kanun veya yetkili makamın talimatıyla konulmamışsa veya mührü yerleştiren memur yetkisizse suç oluşmaz. Ayrıca, mührün yasal prosedüre uygun olmayan bir şekilde konulmuş olması durumunda da suç işlenmiş sayılmaz. Bu suç, sadece bir eylem suçudur ve sonuçsuz olarak da işlenebilir. Yani, suçun gerçekleşmesi için herhangi bir sonucun ortaya çıkmasına gerek yoktur. Tek gereken, suçun yasal tanımında belirtilen eylemlerden birinin gerçekleştirilmesidir. Ayrıca, suçun işlenmesi için kasıtlı davranmak gereklidir; ihmal yoluyla işlenmesi mümkün değildir. Mühür bozma suçu, herkes tarafından işlenebilir ancak mührün kırılmasının ardından mühürlenen şeyin belirli bir amaca hizmet etmesi gerekmez. Çünkü suç, mührün kırılmasıyla birlikte gerçekleşir; kullanım şartı aranmaz. Bu suç, kamu idaresinin ve devlet otoritesinin korunmasını amaçlar.
Mühür Fekki (Bozma) Suçu Nasıl İşlenir?
Mührün kaldırılması veya amacına aykırı kullanımı gibi iki ayrı şekilde kasıtlı olarak işlenebilen bir suç olan mühür fekki suçu şu şekillerde gerçekleşir:
1. Mührün Kaldırılması: Yetkili makamın veya kanunun emri gereği konulan mührün kaldırılması halinde mühür fekki suçu işlenmiş olur. Bu, mührün çıkarılması, yırtılması, bozulması veya yakılması gibi herhangi bir şekilde gerçekleştirilebilir.
2. Mührün Konulma Amacına Aykırı Kullanımı: Mührün bozulması veya kaldırılması söz konusu olmasa da, mührün konulma amacına aykırı şekilde kullanılması da suç teşkil eder. Örneğin, bir inşaat, yetkili makam tarafından mühürlendikten sonra, müteahhit mührü bozmadan inşaata devam etse bile mühür fekki suçu işlenmiş olur. Çünkü, bu durumda mührün amacı, inşaatın hukuka aykırı bir şekilde yapılmasını engellemektir. Dolayısıyla, mührün konulma amacına aykırı hareket ederek inşaat faaliyetine devam eden müteahhit, mühür fekki suçuyla cezalandırılır.
Bu durumlarda, mührün koruma amacının ihlal edilmesi ve hukuka aykırı davranılması suç teşkil eder. Bu nedenle, mührün hukuka uygun olarak kullanılması ve korunması önemlidir.
Mühür Fekki Fiilini İşleme Kastı Nasıl Tespit Edilir?
Mühür fekki fiilini işleme kastı genellikle somut delillere dayanarak tespit edilir. Kast, kişinin belirli bir eylemi gerçekleştirmeyi isteyerek ve bilerek yapması anlamına gelir. Mühür fekki suçunda, kişinin mührü kaldırarak veya amacına aykırı şekilde kullanarak işlemeyi planlayıp planlamadığına dair kastın varlığına dair kanıtlar incelenir.
1. Davranış ve Söylemler: Kişinin mührü kaldırma veya amacına aykırı kullanma niyetine dair sözlü veya fiziksel eylemleri ve ifadeleri incelenir. Örneğin, kişinin başkalarına mührü kaldırmak veya amacına aykırı kullanmak için planlarını açıklaması veya bu yönde talimatlar vermesi kastı gösterebilir.
2. Tecrübe ve Davranışlar: Kişinin önceki benzer davranışları veya benzer suçları işlemiş olması kastı gösterebilir. Geçmişte benzer suçlara karışmış olması, kişinin mühür fekki suçunu işlemeye yönelik kastının olduğunu düşündürebilir.
3. Delil ve Kanıtlar: Mühür fekki suçunun işlendiğine dair fiziksel kanıtların yanı sıra, kişinin bu eylemi gerçekleştirmeye yönelik hazırlık yaptığına dair deliller de incelenir. Örneğin, kişinin mührü kaldırmak için gerekli araçları taşıması veya amacına aykırı kullanım için önceden planlama yapması kastı gösterebilir.
4. Tutanak ve Beyanlar: Kişinin eylemleriyle ilgili yapılan tutanaklar ve ifadeler de kastın varlığını belirlemede önemlidir. Kişinin eylemlerini neden gerçekleştirdiğine dair verdiği beyanlar, kastın varlığını anlamada yol gösterici olabilir.
Bu faktörler ve diğer somut deliller bir araya getirilerek, kişinin mühür fekki suçunu işleme kastının varlığı ya da yokluğu hakkında bir değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme, adil yargılama süreci içinde, suçun işlendiğine dair ötesinde bir kastın varlığına dair makul bir şüphenin olduğu durumlarda yapılır.
Mühür Kırma Suçunda Zincirleme Suç Kapsamı Nedir?
Bir kişinin mühür kırma suçunu işledikten sonra, bu suçun sonuçlarından kaçmak veya suçu gizlemek amacıyla başka suçlar işlemesi durumu, kolluk tarafından genellikle "suç zinciri" olarak adlandırılır. Suç zinciri, mühür kırma suçunun ardından ortaya çıkan ve genellikle bu suçun sonucu olan diğer suçlardır. Örneğin, bir kişi bir mülkün mührünü kırarak hukuka aykırı bir şekilde içeri girer ve ardından bu eylemi gizlemek amacıyla mülkten hırsızlık yaparsa, bu durumda suç zinciri meydana gelir. Mühür kırma suçu, bu zincirleme suçu tetikler ve zincirleme suç, mühür kırma suçunun bir sonucu olarak ortaya çıkar. Zincirleme suçlar, bir suçun işlenmesinden kaynaklanan diğer suçlar olarak tanımlanır ve genellikle suçlunun suçunun açığa çıkmasını engellemek, cezadan kaçmak veya avantaj elde etmek amacıyla devam eder. Bu nedenle, zincirleme suçlar, hukuk sistemlerinde ciddiye alınır ve ek cezalarla karşılaşabilirler. Bu durumda Türk Ceza Kanunu'nun 43. maddesi gibi, fikri içtima hükümleri uygulanabilir.
Mühür Bozma Suçu ve HAGB
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı, bu sebeple hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan 5271 Sayılı C.M.K.nın 231/6-a. maddesinde gösterilen koşulların bulunması gerekir. Bu koşullar; “kasıtlı suçtan mahkum olmama” ve “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” dir. Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2014/909 Esas, 2015/3249 Karar’ında “esas alınacak zararın, kanaat verici basit bir araştırmayla belirlenecek maddi zararlar olduğu, ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşulun aranmayacağı, mühür bozma suçunun da zarar doğurmaya elverişli suçlardan olmadığı gözetilerek, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediğinin açıklanması bozmayı gerektirmiştir” diyerek aranan şartların gerçekleşmiş olduğuna hükmetmiştir.
Comments